Arnavutluk
Arnavutluk
Nüfusu | 2022 Yılı / 2,778.000 Kişi |
---|---|
Alanı (Km²) | 28.748 Km² |
Para Birimi | ALL Arnavutluk Leki |
Devlet Başkanı | Bajram Begaj |
Ankara Şehir Otelleri
Mardin Şehir Otelleri
İstanbul Şehir Otelleri
Şanlıurfa Şehir Otelleri
Gaziantep Şehir Otelleri
Bursa Termal Otelleri
Denizli Termal Otelleri
Kozaklı Termal Otelleri
Ankara Termal Otelleri
Amasya Termal Otelleri
Ilgaz Kayak Otelleri
Uludağ Kayak Otelleri
Erciyes Kayak Otelleri
Sarıkamış Kayak Otelleri
Palandöken Kayak Otelleri
Rize Yayla Otelleri
Ordu Yayla Otelleri
Artvin Yayla Otelleri
Giresun Yayla Otelleri
Trabzon Yayla Otelleri
Fethiye Otelleri
Bodrum Otelleri
Balıkesir Otelleri
Kuşadası Otelleri
Marmaris Otelleri
Kıbrıs Otelleri
Sırbistan Otelleri
Gürcistan Otelleri
Yunanistan Otelleri
Bulgaristan Otelleri
Çorum Butik Otelleri
Ankara Butik Otelleri
Karabük Konak Otelleri
Nevşehir Konak Otelleri
Trabzon Balayı Otelleri
Nevşehir Balayı Otelleri
Artvin Bungalov Otelleri
Yozgat Bungalov Otelleri
Çorum Muhafazakar Otelleri
Denizli Muhafazakar Otelleri
Muğla Apart Otelleri
Antalya Apart Otelleri
Priştina
Prizren
Belgrad
Kavala
Selanik
Arnavutluk
Nüfusu | 2022 Yılı / 2,778.000 Kişi |
---|---|
Alanı (Km²) | 28.748 Km² |
Para Birimi | ALL Arnavutluk Leki |
Devlet Başkanı | Bajram Begaj |
Türkçedeki Arnavut kelimesi bir güney Arnavut (Toska) boyu olan 'Arvanit'lerin Türkçeleştirilmiş şeklidir. Orta Çağ'da Arnavutlar antik İlliryalılar ve Pelasglar isimlerinin yerine Arber, Arberesh, Arbanon, Arbanoi isimleriyle anıldılar. Doğu ve Batı dillerinde de Arnavut kelimesi genellikle “Alban” ve bunun türevleri şeklinde geçer. Yeni Çağ'da ise Arnavutlar ülkelerine Kartallar Ülkesi anlamında Shqipëria (okunuşu Şipıria) şeklinde adlandırmaktadır. Diğer çoğu dünya dillerinde ise 'Albania' kelimesi kullanılır. Nitekim Latince “alba” = Yüksekte Duran, demektir. Arnavutluğa “Albania” ve Arnavutlara “Albanian” denir.
Şemseddin Sami’ye göre ‘Arnavut’ kelimesinin anlamı ‘Çiftçi’ demektir. Arnavutluk (Shqipëria), Arnavutça (Shqip) ve Arnavut (Shqiptar) sözcükleri kök bakımından kartal (Shqiponja)’dan türetildiği de söylenmektedir. ''Shqiptar'' kelimesi kartalın oğlu anlamına gelir ve Arnavutlar yaşadıkları bölgeye ''shqiperia'' yani kartal yuvası derler. Ş. Sami'nin büyük eseri Kâmus-u Türkî’de Arnavutluk-Arnavutça-Arnavut sözcüklerini Türkçeye Şkipniya-Şkip-Şkipetar şeklinde çevirmiştir.
Arnavutluk bayrağı merkezde siyah çift başlı kartal bulunan kırmızı bir bayraktır. Kırmızı renk, Arnavut halkının cesaretini, gücünü ve görkemini, siyah rengi ise özgürlük ve kahramanlığın sembolü olarak gösteriyor. Kartal, Arbër Prensliği'nin ve Kastrioti, Muzaka, Thopia ve Dukagjini gibi sayısız yönetici ailenin de dahil olduğu Orta Çağ'dan beri Arnavutlar tarafından kullanılmıştır.
Arnavutların kökeni olarak Pelasglar görülür. Pelasglar Avrupa'nın en eski kavimi olarak bilinir. Yunanlar da köklerini Pelasglara dayandırır.
Pek çok tarihçi İlliryalılar ve Pelasg'ların Helen kavimlerinden Dorlar ile akraba olduğu ve Helen kültürünün kurucuları oldukları görüşündedir. Roma İmparatorluğu'nun kurucu halklarından olan İlliryalılar V. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun Germen, Hun ve Slavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçti ve bölge Orta Çağ'dan sonra Hırvatistan ve Karadağ olarak anılmaya başlandı. 20. yüzyıl'da da bu bölgede 'Güney Slavları' anlamında 'Yugoslav' devleti kuruldu.
Antik Çağ'da Hristiyanlığın Arnavutluk'a yayılması çok erken tarihlerde gerçekleşti. Dıraç kenti dünyadaki en eski piskoposluk merkezlerinden biridir. Aziz Pavlus daha 1. yüzyılda İllirya'ya Hristiyanlığı tanıtmıştı. 325 yılındaki İznik Konsili'nde tüm İllirya Roma idaresine bırakılmıştı. 731 yılında ise Bizans İmparatoru III. Leo Dıraç Metropollüğünü Bizans'a bağladı. 927 yılında Bizans Bulgar Patrikhanesini kabul etmeye mecbur kalınca, Arnavut Kilisesi de Bağımsız Ohri Piskoposluğu'na, dolayısıyla 1. Bulgar İmparatorluğu'na bağlandı. 1018 yılında Bizans bölgeyi geri aldı. 1054 yılındaki Roma ve Bizans Kiliseleri arasındaki büyük bölünme (Schisma), önceleri Arnavut Kilisesi için etki yapmadıysa da, 13. yüzyılda Arnavut Kiliseleri de iki rakip olan Katolik ve Ortodoks yani Roma ve Bizans Kiliseleri arasında ikiye bölündüler. Orta Çağ'da ortaya Arnavut Ortodoks Kilisesi ve Arnavutluk Katolik Kilisesi şeklinde bir bölünme çıktı. Arnavut Katolik Kilisesi, 1342-1355 arasındaki Sırp Çarı Stefan Dushan'ın hakimiyetini zarar görmeden atlattı. Sirp Çarı'nın ölmesi ve Sırp Krallığı'nın dağılmasının ardından soylu Arnavut sülalesi ŞAR, Zeta bölgesi ve Arnavutluk'un kuzeyinde iktidarı ele geçirdi. Balşa'lar 1368'de Ortodoksluk'tan Roma-Katolik Kilisesine geçtiler. Leş piskoposluğunun kurulması da bu dönemde gerçekleşti.
Osmanlı Türkleri 14. yüzyıldan itibaren Anadolu ve Balkan Yarımadası'na akınlar yapmaya başladılar. 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu Balkan Yarımadası'nın büyük bölümü ile birlikte bugünkü Arnavutluk topraklarını da ele geçirdi.
Katolik olan Arnavutluk'un kuzeyini Gjergj Kastriot Skanderbeg'in (Gjergj Kastrioti) ölümünden sonra Osmanlılar'ın ele geçirmesi on yıl dahi sürmedi. 1479'da Venedik Devleti Osmanlılar'la barış anlaşması yaparak İşkodra'yı ve Leş'i Osmanlılara bıraktı. Piskoposluk merkezi olan Dıraç de 1501'de Osmanlı'nın eline geçti. Bundan sonra Katolik Arnavutlar'ın çoğunluğu fiilen İslam hakimiyeti altında yaşadılar. Osmanlıların hakimiyeti önceleri sadece sahil bölgelerindeydi. Merdita, Dukagin ve Malesia e Madhe boylarının bölgelerine İslam hakimiyeti giremedi. Bu bölgelerde 1490-1550 arasında Osmanlı hakimiyetine karşı pek çok isyan oldu. Gjergj Kastriot İskender Bey'in ölümünden sonra direnişi Leka Dukagin, Muzaka ve Thopia aileleri sürdürdü.
Çok uzun süren ve tam olarak hiç bitmeyen Arnavut direnişinin Osmanlılarca kırılmasından sonra 15. ve 16. yüzyıllarda yarım milyon civarında islamlaşmak istemeyen Arnavut İtalya'ya kaçmak zorunda kaldı (Arberesh'ler).
Arnavutluk'un Osmanlılarca fethinden sonra İslam dini, Arnavutlar'a üçüncü bir din olarak katıldı. 17. yüzyıldan sonra diğer Balkan milletleri gibi Arnavutlar da müslümanlaştılar. Ancak Arnavutlar müslümanlaşınca, Rumlar, Gürcüler, Çerkesler, Lazlar gibi Türkleşmeyip, Arnavut kültürünü ve soylarını inatla korudular ve İstanbul Saray Yönetiminde Sadrazamlık, Paşalık, Valide Sultanlık gibi pek çok mevkiyi 17. yüzyıldan sonra diğer sayısız etnik gruba rağmen ellerine geçirdiler. Bu sayede hem pozisyonlarını güçlendirdiler, hem de kendileri için asimilasyonu büyük beceri ile en alt düzeyde tuttular. Osmanlılar'ın Arnavutluk Katolik Kilisesine karşı politika sürdürmelerine karşın, Arnavut Ortodoks Kilisesi herhangi bir baskı görmedi, ayrıca 17. yüzyıldan sonra bir kalkınma ve gelişim yaşadı. Osmanlı'nın son döneminde ülkenin kuzeyi İşkodra, merkezi Manastır ve güneyi Yanya vilayetinin sınırları içierisindeydi. 1. Balkan Savaşı'nda ülke Karadağ, Sırbistan ve Yunanistan'ın işgaline uğradı ve yağmalandı. İtalya ve Avusturya-Macaristan'ın araya girmesiyle Arnavutluk Krallığı kuruldu. 1. Dünya Savaşında Karadağ, Avusturya-Macaristan, Yunanistan ve İtalya'nın savaş alanı oldu.
Soğuk Savaş Döneminde Arnavutluk’un lideri olan Enver Hoca yalnız Balkanlar’da değil tüm Dünyada farklı yönleriyle gündeme gelmiştir. İktidara geldikten sonra 40 yıl süreyle aralıksız olarak Arnavutluk’ta diktatörlük konumunu korumuştur.
Yapılan incelemede bir kısım Arnavut halkının O’nu hâlâ Arnavutların ulusal lideri İskender Bey’den sonra büyük bir kişi olarak görmekte iken, diğer bir kısım Arnavut halkının ise O’nu bir vatan haini ve Arnavutluk’un modernleşme yolunda en büyük engeli olduğuna inandığı görülmüştür. Ayrıca O’nun Arnavutluk’u bir “kapalı kutu” haline nasıl getirdiği de bu incelemede ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Enver Hoca Sovyet lideri Josef Stalin’i bir ilah ve Marksist-Leninist İdeolojisini de bir yaşam tarzı olarak görmüş ve uygulamalarında Stalin’den daha fazla Stalinci olmuştur. Türkiye’de “Enverciler” diye isimlendirilen komünist grup aynı ideoloji ve yaşam tarzını örnek almıştır.
Çalışmamızın ilk iki bölümde Enver Hoca’nın İkinci Dünya Savaşı’nda ülkesine nasıl bağımsızlığı kazandırdığı, kısa zamanda iktidara gelişi ve Arnavutluk İşçi Partisinin oluşturulması konuları göz önüne alınmıştır. Daha sonra ki iki bölümde ise Enver Hoca’nın iktidarda kalmak için muhaliflere karşı uyguladığı etkisizleştirme siyaseti ve diktatörlük yönleri ile Komünist ülkeleri, Batılı ülkeler ve Türkiye ile olan ilişkileri farklı yönleri ile detaylı olarak ele alınmıştır.
Türkiye-Arnavutluk ilişkileri Enver Hoca Döneminde genel olarak alt seviyede sürdürülmüştür. Bunda Türkiye’nin takip ettiği parlamenter demokratik yönetim şekli ile Arnavutluk’un takip ettiği Marksist-Leninist yönetim şekli etken olmuştur. Bugün Arnavutluk’u yönetenler ya Enver Hoca Dönemini yaşayanlar ya da onların çocuklarıdır. Dolayısıyla günümüzde Türkiye’nin Balkan Politikasını belirlerken Arnavutluk’un bu döneminin bilinmesi iki ülke arasında geliştirilecek ilişkiler için vazgeçilmez ihtiyaçtır.
Tarihi, kültürel ve akrabalık bağlarıyla birbirine bağlı olan bu iki dost ulus Balkan barışı için vazgeçilmez iki devlettir ve öyle de kalmalıdır.
Güney ve Güneydoğu Avrupa'da Balkan yarımadası'ndadır. Kıyı şeridi kuzeybatıda Adriyatik Denizi'ne ve Akdeniz boyunca güneybatıda İyon Denizi'ne bakar.
En yüksek noktası 2.764 m (9.068,24 ft) Adriyatik'in yukarısında Debre ilçesi'ndeki Korab Dağı'dır. En alçak noktası 0 m (0,00 ft) ile Akdeniz'dir. Ülkenin doğudan batıya olan uzaklığı 148 km (92 mi) ve kuzeyden güneye uzaklığı yaklaşık 340 km (211 mi)'dir.
Ülkenin %70'i dağlık olup engebelidir ve dışarıdan genellikle erişilemez.
Arnavutluk'un çoğunda farklı yönlerde uzanan sıra dağlar ve tepeler vardır. En geniş sıradağlar kuzeyde Arnavut Alpleri, doğuda Korab dağları, güneydoğuda Pindus Dağları, güneybatıda Keravniya Dağları ve ortada İskender Bey Dağları'dır.
Ülkenin belki de en dikkat çekici özelliği çok sayıda önemli gölün bulunmasıdır. İşkodra Gölü, Güney Avrupa'daki en büyük göldür ve kuzeybatıdadır. Güneydoğu'da, dünyanın sürekli var olan en eski göllerinden biri olan Ohri Gölü yükselir. Daha güneyde, Balkanlar'daki en yüksek göller arasında yer alan Büyük ve Küçük Prespa Gölü uzanır. Nehirler çoğunlukla Arnavutluk'un doğusundan doğar ve Adriyatik Denizi'ne ve az miktarda da İyon Denizi'ne boşalır. Ülkenin ağzından kaynağına kadar ölçülen en uzun nehri Drin'dir ve iki kaynağının, Kara Drin ve Ak Drin'in birleştiği yerde başlar. Avrupa'daki son bozulmamış büyük nehir sistemlerinden birini temsil eden Vyosa Nehri özellikle ilgi çekicidir.
Komşuları kuzeyde Karadağ, kuzeydoğusunda Kosova, doğusunda Kuzey Makedonya ve güneyinde Yunanistan'dır. Ayrıca ülkenin batıda Adriyatik Denizi ve güneybatıda İyonya Denizi'ne kıyısı vardır. İyon Denizi ile Adriyatik Denizi arasındaki Otranto Boğazı'nın karşısındaki İtalya'ya uzaklığı 72 km'den daha azdır.
DİN ADAMLARI
KAHRAMANLARI
Arnavut Vasa Efendi
DEVLET ADAMLARI
Arnavut Ferid Paşa
Enver Halil Hoca
Kavalalı Mehmed Ali Paşa
Köprülü Mehmed Paşa
Tepedelenli Ali Paşa
BİLİM ve SANAT ADAMLARI