Bosna Hersek
Bosna Hersek
Nüfusu | 2022 Yılı / 3,234.000 Kişi |
---|---|
Alanı (Km²) | 51.209 Km² |
Para Birimi | BAM Bosna-Hersek Markı |
Devlet Başkanı | Denis Bećirović |
Ankara Şehir Otelleri
Mardin Şehir Otelleri
İstanbul Şehir Otelleri
Şanlıurfa Şehir Otelleri
Gaziantep Şehir Otelleri
Bursa Termal Otelleri
Denizli Termal Otelleri
Kozaklı Termal Otelleri
Ankara Termal Otelleri
Amasya Termal Otelleri
Ilgaz Kayak Otelleri
Uludağ Kayak Otelleri
Erciyes Kayak Otelleri
Sarıkamış Kayak Otelleri
Palandöken Kayak Otelleri
Rize Yayla Otelleri
Ordu Yayla Otelleri
Artvin Yayla Otelleri
Giresun Yayla Otelleri
Trabzon Yayla Otelleri
Fethiye Otelleri
Bodrum Otelleri
Balıkesir Otelleri
Kuşadası Otelleri
Marmaris Otelleri
Kıbrıs Otelleri
Sırbistan Otelleri
Gürcistan Otelleri
Yunanistan Otelleri
Bulgaristan Otelleri
Çorum Butik Otelleri
Ankara Butik Otelleri
Karabük Konak Otelleri
Nevşehir Konak Otelleri
Trabzon Balayı Otelleri
Nevşehir Balayı Otelleri
Artvin Bungalov Otelleri
Yozgat Bungalov Otelleri
Çorum Muhafazakar Otelleri
Denizli Muhafazakar Otelleri
Muğla Apart Otelleri
Antalya Apart Otelleri
Priştina
Prizren
Belgrad
Kavala
Selanik
Bosna Hersek
Nüfusu | 2022 Yılı / 3,234.000 Kişi |
---|---|
Alanı (Km²) | 51.209 Km² |
Para Birimi | BAM Bosna-Hersek Markı |
Devlet Başkanı | Denis Bećirović |
Tarihçi Dubrenko Lovrenoviç, “Od Slavenskog Naseljavanja do Bana Kulina (VII-XIIstç)” adlı makalesinde “Bosna” isminin muhtemelen “Bathinus” (Bosanius) kelimesinden türemiş olduğunu ifade etmektedir.
Bazı kaynaklarda ise “Bosna” kelimesinin “Bosona” kelimesinden türediği belirtilir. Diğer kaynaklarda ise, “Bosna” isminin etimolojik benzerlikten dolayı “Bathinus”, “Bosthicus”, “Bostoensis”, “Bossona”, “Bissena”, “Bessena”, “Bosonium”, “Bosnae” ve “Bosnia” gibi kelimelerden türemiş olabileceği ileri sürülür.
Yazılı kaynaklarda ilk defa 958 senesinde Bizans hükümdarı Konstantin Porfirogent’in kendi eseri olan De Administrando Imperio’da “Horio Bosna” seklinde zikredilen “Bosna” adı, tarihi süreç içerisinde değişik dönemlerde farklı yerleri ve farklı bölgeleri belirtmek için kullanılmıştır. “Bosna” terimi, ilk önce Visoko ve Sarajevo bölgesini kapsıyordu. Tarih kaynaklarına bakıldığında buralara işaret etmek için terimin “Vrhbosna”veya sadece “Bosna” seklinde kullanıldığı görülmektedir. Daha sonraki dönemde, bölgenin alanı Visoko - Zenica-Sarajevo-Kresevo-Fojnica-Travnik’i içine almak suretiyle daha da genişlemiş, ismi de “Bosna Banlığı” olmuştur. Ayrıca Bosna Banlığı, Ortaçağ'da Sava Nehri’ne kadar olan bölgeyi içine alan hükümdarlığa işaret etmek için de kullanılmıştır.
10. yüzyılın ortalarında öncelikle coğrafi bir isim olarak “Bosna”, daha sonra da bu coğrafi bölgede oturanları ifade etmek için “Bosnalı” adı kullanılmaya başlanmış, XII. yüzyılın sonundan itibaren ise Bosna’dan bir devlet adı olarak bahsedilir olmuştur. Günümüzün önde gelen Bosnalı tarihçilerinden Mustafa İmamovic’e göre, 877 ile 917 tarihleri arasında Duvno ovasında yapılan bir krallık tacı giyme merasiminden bahseden bir belgede “Regnum Sclavorum” adı altında Bosna ve dönemin hükümdarı olan Kral Budimir’den söz edilir. Ayrıca Roma Germen İmparatorluğu'na ait bazı belgelerde de aynı dönemlerde Bosna’nın “Sclavonia” adı altında bilindigi ifade edilmiştir (Imamovic 1998b: 26).
“Hersek” adı ise, ilk defa dönemin Üsküp komutanı Esat Aliya’nın 1 Şubat 1454 tarihli bir mektubunda geçmektedir. “Hersek” ismi, Güney Bosna’nın o dönemdeki hükümdarı olan “Herceg” (dük) Stjepan Vukosic Kosaca’dan gelmektedir. Nitekim o dönemde ”Herceg”in bir unvan olarak kullanıldığı ifade edilir. Kadir Albayrak’ın belirttiğine göre “Hersek”, Almanca “Herzog” kelimesinden türemistir.
Akdeniz kıyısındaki diğer şehirler gibi Bosna'da tarih sahnesindeki yerini Roma İmparatorluğu içerisinde almıştır. Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Bosna'nın yönetimi 1200'lü yıllarda bağımsızlığını elde edene kadar çeşitli kereler el değiştirmiştir. Bağımsızlığını 260 yılı aşkın bir süre koruyan Bosna Krallığı bu süre boyunca Macarlar ve Sırplar'a karşı topraklarını savunmak zorunda kalmıştır.
1463 yılında Osmanlı idaresi altına geçen Boşnaklar aynı zamanda Müslümanlığı da benimsemiştir. Müslümanlığı benimsemeyen Boşnakların dini vecibelerini yerine getirmesine izin veren Osmanlı idaresi Bosna topraklarında inşa ettiği yapılar ve camilerle aynı zamanda Boşnakların gelenekleri ile kültürüne de etki etmiştir. 1878 yılına kadar devam edecek olan Osmanlı idaresi altındaki dönemde pek çok Boşnak Osmanlı idaresinde, devlet yönetiminde önemli görevlere getirilmiştir. Zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamaya karar veren müttefiklerin finansal sıkıntılar içerisindeki İstanbul'a baskısı sonucu Bosna'daki Osmanlı idaresi savaşılmadan, masa başında son bularak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun kontrolüne geçmiştir.
Avusturya Dönemi
1918 yılına kadar sürecek olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu idaresi altındaki dönemde ülke yeniden yapılandırılarak çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu idaresi altındaki dönemin sonlarında yaşadığı sıkıntılardan uzaklaşarak refaha kavuşacaktır. Bu gelişmelerin büyük Sırbistan kurulmasını amaçlayan Rusya'nın finansal desteği ile gerçekleştiği kuşkusuzdur. Bosna'daki Müslüman nüfusun Osmanlı idaresi altındaki diğer topraklara göçü ve onların terk ettiği yerlere Sırpların yerleşmesiyle Bosna'daki etnik yapının değişmesi bu dönemde yaşanmıştır. 1918 - 1941 yılları arasındaki dönem Yugoslavya'nın iç karışıklıkları ve savaşla geçmiştir.
Faşist Döneminde Bosna-Hersek
1941 - 1945 yılları arasındaki II. Dünya Savaşı sırasında Naziler Yugoslavya'yı işgal ederek Slovenya'yı Almanya'ya, Hırvatistan'ı İtalya'ya ve Makedonya'yı Bulgaristan'a bağlayarak özellikle Sırp, Yahudi ve Çingenelere karşı bir etnik temizlik hareketine girişerek toplama kamplarında binlerce insanı öldürdüler. Zagreb’in 90 km güney-doğusunda Ustaşa’nın kontrolünde bulunan Jasenovac toplama kampında meydana gelmiştir. Bu kampa gönderilen erkeklerin çoğu öldürmüş, kadınlar Almanya’ya zorunlu çalışma için gönderilmiştir. Faşist Ustaşa hareketi Boşnak ordusuyla sıkı bir işbirliğiyle 1941-45 yılları arasında 750.000 Sırp, 60.000 Yahudi ve 26.000 Çingene’yi öldürmüştür.
Yugoslavya
1945 - 1990 yılları arasındaki soğuk savaş döneminin 35 yıllı Tito'nın liderligi altında geçti. Bu dönemde Bosna - Hersek'in sınırları 1918 öncesine döndü ve Boşnak'lar kültürel kimliklerine yeniden kavuştular. Batı'nın desteği ile Yugoslavya'da savaşın izleri çabuk silindi. Batılı ülkeler Yugoslavya'yı sadece ekonomik değil aynı zamanda askeri ve siyasi alanda da destekledi. 1970'li yıllarda Sovyet müdahalesi riski ile karşılaşıldığında Amerika Birleşik Devletleri Yugoslavya'yı savunmak için nükleer güce başvurabileceğini açıkladı. Soğuk savaşın son bulması ve sona eren komünist rejimle birlikte parçalanan Sovyetler Birliği'nden Yugoslavya'da etkilendi.
1986 - 1992 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaşların sonrasında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti parçalandı. Aşırı milliyetçi Slobodan Miloseviç ve onun desteklediği militanlarca büyük Sırbistan'ı kurma hayalleri ile sistematik bir soykırım gerçekleştirildi. Bu dönemde 10.000'nin üzerinde Boşnak yaşamını kaybetti. Sırpların başta Saraybosna olmak üzere kuşatma altında tuttuğu şehirleri bombalamasına, keskin nişancı ateşi ile masum ve savunmasız sivilleri öldürmesine, başta aydınlar olmak üzere seçilmiş kişilerin toplama kamplarında öldürülmesi ile gerçekleştirilen etnik temizlik hareketine batılı ülkeler uzun süre gereken tepkiyi göstermeyerek soykırıma seyirci kaldı.
Yugoslavya İç Savaşı
Şubat 1992'de bağımsızlığını ilan eden Bosna - Hersek 7 Nisan 1992'de ABD ve diğer batılı ülkelerce tanındı ve 22 Mayıs 1992'de Birleşmiş Milletler'e yaptığı üyelik başvurusu kabul edildi.
Bosna'daki savaş 1992 yılının ilkbaharında başladı. Bosna'nın kuzeyini hedef alan saldırıların amacı bu bölgelerden Boşnak ve Hırvatları uzaklaştırarak Sırp devletini kurmaktı. Sırpların bu saldırıları bölgedeki diğer etnik gruplar için tam bir felakete dönüştü. Kuşatma altındaki şehirler ve mülteci kamplarında pek çoğu öldürüldü ve işkenceye uğradı.
Savaşın ilk aylarında doğudaki pek çok Boşnak şehri sırpların saldırıları sonucu kolayca düştü. Ancak şehri çeviren tepelerinde yardımıyla Srebrenizka saldırılara karşı kendisini başarıyla savundu.
1993'te Birleşmiş Milletler 6 yerleşim birimini "güvenli bölge" ilan etti, Srebrenitza da bunlardan birisiydi. Amaç sınırları korunabilir hale getirerek barış için görüşülebilir bir zemin yaratmaktı. Yardımların güvenli bölgelere ulaştırılması gündeme gelince bu uygulama işgalci-saldırgan güçlerle Birleşmiş Milletler askerlerinin işbirliği yapmasını gerektirerek amacı ile tam bir tezat oluşturur hale geldi.
Mayıs 1995'te Sırplar Saraybosna'daki kuşatmayı şiddetlendirdi ve Nato Sırplara karşı hava saldırısı düzenlendi. Buna missilleme olarak Sırplar 6 güvenli bölgeyi bombalayarak 300 Birleşmiş Milletler askerini rehin aldı. Temmuz 1995'te general Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçleri Srebrenizka'daki Hollandalı Birleşmiş Milletler güçlerini etkisiz hale getirerek şehri hedef aldı. Yaklaşık 25,000 Boşnak Sırp tehdidi üzerine şehri terk ederek bir başka güvenli bölge olan Potocari'ye ulaştı. 5000 mültecinin kampa girmesinin ardından Hollandalı barış gücü askerleri kampın dolduğunu bildirerek kampın girişini kapattı. Bu olay, kampın yakınlarındaki yaklaşık 20,000 Boşnağın Sırpların ölüm tehdidine karşı savunmasız kalmasına yolaçtı. Sırplar bölgedeki Boşnakları tahliye etmeye başladığında Hollandalı birlikler müdahale bulunmadı, hatta işlemlerin düzgün bir şekilde gerçekleştirilmesi için organizasyonda yardımcı bile oldu. Kadın ve çocuklar ayrıldıktan sonra askerlik çağına gelmiş olan erkekler otobüslere bindirildikten sonra kampın yakınında kurşuna dizilerek öldürüldü. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki bu en büyük soykırımda 10 - 15 bin Boşnak'ın katledildiği iddia edilmektedir. Kızılhaç yetkilileri bu olaylar sırasında 7.500 kişinin kaybolduğunu bildirmiştir.
Srebrenitza Katliamı'nın ardından o güne kadar olaylara kayıtsız kalan batı kamuoyunda Sırplara karşı baskılar arttı ve 1995 yılı sonlarında savaş son buldu.
Kuzey, batı ve güneyden Hırvatistan; doğudan Sırbistan, yine güneyden Karadağ ile çevrili olup Adriyatik Denizi'ne Neum şehrinin olduğu yerde yalnızca 20 km'lik limansız bir kıyısı bulunmaktadır. Ülkenin coğrafyası merkez ve güneyde dağlık, kuzeybatıda tepelik, kuzeydoğuda düzlük bir karakter sergiler.
DİN ADAMLARI
KAHRAMANLARI
Srdjan Aleksiç
DEVLET ADAMLARI
Aliya İzzetbegoviç
BİLİM ve SANAT ADAMLARI