Bulgaristan
Bulgaristan
Nüfusu | 2021 Yılı / 6.878.000 Kişi |
---|---|
Alanı (Km²) | 110.994 Km² |
Para Birimi | Bulgar Levası |
Devlet Başkanı | Rumen Georgiev Radev |
Ankara Şehir Otelleri
Mardin Şehir Otelleri
İstanbul Şehir Otelleri
Şanlıurfa Şehir Otelleri
Gaziantep Şehir Otelleri
Bursa Termal Otelleri
Denizli Termal Otelleri
Kozaklı Termal Otelleri
Ankara Termal Otelleri
Amasya Termal Otelleri
Ilgaz Kayak Otelleri
Uludağ Kayak Otelleri
Erciyes Kayak Otelleri
Sarıkamış Kayak Otelleri
Palandöken Kayak Otelleri
Rize Yayla Otelleri
Ordu Yayla Otelleri
Artvin Yayla Otelleri
Giresun Yayla Otelleri
Trabzon Yayla Otelleri
Fethiye Otelleri
Bodrum Otelleri
Balıkesir Otelleri
Kuşadası Otelleri
Marmaris Otelleri
Kıbrıs Otelleri
Sırbistan Otelleri
Gürcistan Otelleri
Yunanistan Otelleri
Bulgaristan Otelleri
Çorum Butik Otelleri
Ankara Butik Otelleri
Karabük Konak Otelleri
Nevşehir Konak Otelleri
Trabzon Balayı Otelleri
Nevşehir Balayı Otelleri
Artvin Bungalov Otelleri
Yozgat Bungalov Otelleri
Çorum Muhafazakar Otelleri
Denizli Muhafazakar Otelleri
Muğla Apart Otelleri
Antalya Apart Otelleri
Priştina
Prizren
Belgrad
Kavala
Selanik
Bulgaristan
Nüfusu | 2021 Yılı / 6.878.000 Kişi |
---|---|
Alanı (Km²) | 110.994 Km² |
Para Birimi | Bulgar Levası |
Devlet Başkanı | Rumen Georgiev Radev |
Bulgaristan adı, Birinci Bulgar İmparatorluğu'nu kuran Türki kökenli bir boy olan Ön Bulgarlardan gelmektedir. Ön Bulgarların isimleri günümüzde hâlâ tam olarak aydınlatılamamıştır ve MS 4. yüzyıldan daha erken bir tarihe kadar izini sürmek zordur ancak muhtemelen Proto-Türkçe bulģha ("karıştırmak", "sallamak", "yerini değiştirmek") kelimesinden ve onun türevi olan Bulgak ("isyan", "düzensizlik") kelimesinden türetilmiştir. Anlamı, "isyan etmek", "kışkırtmak" veya "bir düzensizlik durumu yaratmak" ve dolayısıyla "karışıklık çıkarıcılar" olarak genişletilebilir. 4. yüzyılda hem "karma bir ırk" hem de "baş belası" olarak tasvir edilen ve Çinliler tarafından "Beş Barbarlar" (Wu Hu) olarak adlandırılan göçer grubunun bir parçası olan Jieler gibi İç Asya'daki fonolojik olarak yakın isimlere sahip boy grupları da sıklıkla benzer isimlerle adlandırılmıştır.
Balkanlarda toplumsal yaşamın ilk görüldüğü yerlerden biri olan Bulgaristan Coğrafyasına görülen ilk yerleşimler M.Ö. 100.000-40.000 yıllarına dayanmaktadır. M.Ö 5000 yıllarında Varna ve Balkanların doğusunda ilk yerleşim gerçekleştiren halkların Trak kavimleri olduğu tespit edilmiştir. Kısa sürede Balkanlar'a yayılan Trak kavimleri dağınık kabileler şeklinde tarım, hayvancılık ve madencilik ile uğraşmışlardır. M.Ö VII. Yüzyılda Yunan hakimiyeti altında olan coğrafya, sırasıyla Pers, Makedonya ve Roma İmparatorluklarının egemenliği altına girmiştir. Roma İmparatorluğu döneminde bölge eyaletlere bölünmüş ve Bulgaristan toprakları Moesia, Trakya, Makedonya ve Daçya Eyaletleri arasında parçalanmıştır.
IV. yüzyılın sonlarında Roma imparatorluğu kuzeyinde yer alan "barbar kavimler" olarak adlandırılan kavimlerin baskısı sebebi ile 395 senesinde Batı ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrılmış ve Bulgaristan bu parçalanma neticesinde Doğu Roma toprakları içerisinde yer almıştır. Kavimler göçü ve sonrasında Bulgaristan coğrafyası Hunlar, Slavlar ve Gotlar gibi pek çok kavmin saldırılarına ve yağmalamalarına maruz kaldı. Yaşanan kavimler göçü bölgedeki etnik çeşitliliğin artmasına sebep oldu. Hunlar ve Avarlar gibi bölgeye gelen pek çok Türk boylarından biri olan Bulgarlar bölgedeki Türk nüfusun artmasına ve bölgedeki Türkler'in devletleşmesine olanak sağlamıştır. Asparuh Han (h. 681-701) dönemi içerisinde Doğu Roma'ya komşu olan Bulgarlar, yedi Slav kavmiyle birleşerek 681 yılında bugünkü Şumnu yakınlarındaki Pliska şehrinde, I. Bulgar İmparatorluğu'nu kurdu.
Geniş bir coğrafyayı içerisine alan I.Bulgar İmparatorluğu doğuda Karadeniz’e, batıda ise Iskır Nehrine kadar uzanmaktaydı. Han Asparuh’un ardından tahta geçen oğlu Tervel (h. 701-718) döneminde Bulgarlar, Bizans İmparatorluğu'nun taht kavgalarına müdahil olacak kadar güç elde etmişlerdir. En parlak dönemini Krum Han (803-814) zamanında yaşayan Bulgarlar, 811'de Bizans ile giriştikleri savaşta Bizans İmparatoru I. Nikiforos'un öldürülmesiyle birlikte Konstantinopolis’e kadar ilerlemişlerdir. IX. yüzyılda I. Boris'in (h. 852-888) pagan inanışı terk ederek Hristiyanlığa geçmesi ile geleneksel bir Türk kalıntısı olan "Han" unvanı terk edilmiş ve yerine "Çar" unvanı kullanılmaya başlanmıştır.
Çar I. Boris’in Hristiyanlığı geçişi ile beraber resmi din Hristiyanlık olmuş ancak Ortodoks Kilisesine mensubiyeti 893’te, Çar I. Simeon (h. 893-927) zamanında gerçekleşmiştir. “Bulgar Kıran” lakabı ile tanınan İmparator II. Basileios (h. 976-1025) döneminde Bulgar-Bizans ilişkileri bozulmuş ve II. Basileios, 1014’te Bulgaristan içlerine kadar ilerleyerek Birinci Bulgar İmparatorluğu'na son vermiştir. Ardından uzun bir süre boyarların egemenliği altında varlığını sürdüren Bulgarlar, 1187’de tekrar ikinci bir Bulgar Devleti kurmuşlardır. Bizans'a karşı giriştikleri savaşlarda hızla sınırlarını genişleten İkinci Bulgar İmparatorluğu, 1204 senesinde gerçekleşen Dördüncü Haçlı Seferi'nin ardından ise Latinlere karşı bir mücadeleye girişmiştir. Dışarıda uzun savaşlar ve içeride taht kavgaları ile uğraşan Bulgaristan İmparatorluğunda son istikrar sağlamış imparator İvan Aleksandr (h. 1331-1371) olmuştur. Zira sağlığında toprakları oğulları arasında paylaşması sebebiyle Aleksandr’ın ölümünden sonra taht kavgaları başlamış ve iç karışıklıklardan faydalanan Osmanlı Devleti, XIV. yüzyılın sonlarında tüm Bulgaristan’ı hâkimiyeti altına almıştır.
Edirne 1361'de ele geçmiş ve Konstantinopolis'ten Avrupa'ya giden stratejik ana yol kesilmişti. Osmanlıların 1363'te Filibe’yi ele geçirmeleri sırasında kaçan ve Sırbistan'a sığınan Bizans kumandanı Osmanlılar üzerine yürünmesini devamlı olarak tavsiye ediyordu. Bulgaristan topraklarında ilk Osmanlı zaferi Sultan I. Murad döneminde, 1364 yılında yapılmış olan Sırpsındığı Muharebesi'nde yenilen taraf olan Sırpların, Osmanlı Devleti ile Meriç kıyısında, 26 Eylül 1371 tarihinde yaptığı ve Osmanlıların zaferiyle sonuçlanan Çirmen'in fethiyle gerçekleşti. Çirmen'in fethi sonrası ardı sıra Timurtaş Paşa Yanbolu'yu, Lala Şahin Paşa ise Zağra ve çevresini ele geçirmiştir. Dönemin Bulgar Çarı İvan Aleksandr fethedilen bölgelerin bazılarını geri almış olsa da bölgeye giren Osmanlı kuvvetlerini geri püskürtememiştir. 1389 senesinde I.Kosova Savaşı sonrasında Sırplar'ın yenilgisi üzerine bölge hakimiyeti tamamıyla Türklerin eline geçmiştir.
I. Murad'ın girişimleri ile başlayan Bulgaristan'ın fethi, Yıldırım Bayezid ile tamamlanmıştır. Üç aylık bir kuşatma sonucunda Tırnovo ele geçirilmiş ve 1396 senesinde Vidin'deki son direnişi de ortadan kaldıran Osmanlılar tamamen Bulgaristan'a hakim olmuştur. Daha sonra I. Bayezid'in 1402 senesinde Ankara savaşında Timur'a yenilmesi ve bu yenilgi üzerine Osmanlı'da yaşanan Fetret Devri sebebi ile Bulgaristan toprakları Osmanlı şehzadeleri için savaş alanı mahiyetini kazanmıştır. 1444 Varna Muharebesi ve 1448 II. Kosova Muharebesi neticesinde II. Murad döneminde Balkanlardaki hükümdarlığını kesinleştirmiş olan Osmanlılar II. Mehmed'in 1453 senesinde Bizans İmparatorluğu'na son vermesi ile merkezi otoriteyi Anadolu ve Rumeli'de sağlamışlardır.
Osmanlılar'ın batıya yönelik seferleri üzerinde yer alan Bulgaristan, ekonomik hayatı aktif tutan bu durumdan ötürü gelişmiştir. Bizans İmparatorluğunun yıkılması ile beraber tüm Ortodokslar, İstanbul Rum Patrikhanesine bağlanmış ve Bulgar kilisesi buradan atanan ruhban sınıfı tarafından idare edilmiştir. Bulgaristan XVII. yüzyıla dek Osmanlı idaresinde Rumeli eyaletine dahil olmuş ve Sofya, Vidin, Silistre, Niğbolu, Çirmen, Vize ve Köstendil sancaklarını oluşturmuştur. XVII. yüzyıl sonlarında ise Osmanlı aleyhine değişen ekonomik, siyasi ve askeri değişimlere bağlı olarak Balkan topraklarında iç karışıklıklar görülmüştür. Fransız ihtilali'nin yaşattığı milliyetçilik akımı, Rusların Panslavist politikaları ve Fener Rum Patrikhanesi'nin faaliyetleri, XIX. yüzyılda Bulgarlar'ın isyan etmesine sebebiyet vermiştir. Önceleri Bulgar halkının desteklemediği isyan komiteleri, Bulgar Papazları ve ileri gelenlerinin de etkisi ile Bulgarlar arasında bağımsızlık düşüncesini uyandırmıştır.
1839’da yayımlanan Tanzimat fermanı ile gerçekleştirilmek istenen modernleşme çabası başarılı olamamış aksine gayrimüslim halka tanınan hakların, merkezden daha da uzaklaşmalarına sebebiyet vermiştir. Fermanın yayımlanmasından kısa bir süre sonra Bulgarlar'ın ilk ciddi ayaklanması 1841 senesinde, vergilerin ağırlığı ve memurların kötü muamelesi sebebi ile Leskofça ve Niş’te gerçekleşmiştir. İsyan kısa sürede bastırılmışsa da Ruslar'ın etkisi ile birlikte 1849’da Vidin’de yeni bir ayaklanma çıkmış; iki yıl süren olaylar güçlükle bastırılabilmiştir. Bölgede artan huzursuzluklar üzerine bazı ıslahatlar yapılmış ve 1864 senesinde ilan edilen yeni vilayet nizamnamesi ile Tuna Vilayeti oluşturulmuştur. Yapılan tüm ıslahat çalışmalarına rağmen bölgede huzur sağlanamamış ve 1867 senesinde yeni Bulgar isyanları görülmeye başlanmıştır. Ziştovi’de ortaya çıkan isyan, Mithat Paşa tarafından bastırılmış ve isyancılar cezalandırılmıştır. Fakat verilen cezalar yaşanan isyanların önüne geçememiş 1876 senesinde yeniden büyük bir ayaklanma yaşanmıştır. 1876 senesinde Türk yerleşimlerini yakıp talan eden Bulgar isyanı güçlükle bastırılabilmiştir.
Osmanlı Devleti'nde yaşanan azınlık isyanları, Rusya'nın Balkanlardaki genişleme ve sıcak denizlere inme siyaseti, Romanya ve Bulgaristan'ın bağımsızlık istekleri sebepleri ile çıkan, Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus Çarı II. Alexander döneminde yapılmış, 1877-1878 Osmanlı-Rus (93 Harbi) Savaşı sonunda, Rus ordusu, batıda Yeşilköy'e (Ayastefanos), doğuda Erzurum'a kadar geldi.
1877-1878 Rus savaşı sırasında Bulgarlar, İstanbul'a kadar ilerleyen Ruslar ile birlikte hareket etmiş ve savaş sonrasında, 3 Mart 1878 tarihinde İstanbul'un Yeşilköy semtinde oldukça ağır maddeler içeren Ayastefanos Antlaşması imzalanmış ve Bulgaristan'ı 3 Mart 1878 tarihinde, Osmanlı’ya vergi veren, içişlerinde bağımsız, Sofya, Niğbolu, Ziştovi, Rusçuk, Silistre, Varna, Şumnu, Lofça ve Tırnovo gibi şehirleri içine alan özerk bir Bulgaristan Prensliği olarak tanımıştır.
Ayrıca Rusya tarafından gelecek bir saldırıya karşı Haziran 1878 tarihinde İngiltere ile yaptığı Savunma Antlaşması'na göre Osmanlı Devleti'nin Rusya'nın saldırıya uğraması durumunda İngiltere Osmanlı Devletine yardım edecektir. Yardım karşılığında ise Kıbrıs adası İngilizlere bırakılmıştır.
Alınan kararların Osmanlı için böyle yıkıcı olması ile diğer devletler bu antlaşmadan rahatsızlık duyarak Ayastefanos Antlaşmasını kabul etmemiştirler. Bu anlaşmanın imzalanması durumunda Rusya, Boğazlara ve Bulgaristan yoluyla Sıcak Denizlere egemen olacağından, Birleşik Krallığın Hindistan sömürgelerine ulaşamayacak olmasından ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu'nun Bosna-Hersek'i iltihakı engelleneceği için, yapılan üç oturumda da Ermeni Meselesi'nin önde gelen muhatabı gibi davranan İngiltere’nin de içinde bulunduğu Batılı ülkelerin desteği ile Ayastefanos Antlaşmasının şartlarını konuşmak ve düzeltmek adına Berlin'de toplanmışlar, Ayastefanos Antlaşmasında alınan bu kararlar yumuşatılarak tekrar imzaya sunulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, Rus İmparatorluğu, Büyük Britanya, Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İtalya Krallığı ve Fransa arasında 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlaşması adında yeni bir antlaşma imzalanmış.
Avrupa devletlerinin desteği ile Bulgaristan 5 Ekim 1908’de bağımsızlığını ilan etmiş, 19 Nisan 1909’da ise Osmanlı Devleti Bulgaristan’ın bağımsızlığını resmen tanımıştır.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlılarla aynı cephede savaşa katılan Bulgaristan, II. Dünya Savaşı'na da Almanya saflarında katılarak her iki savaştan da yenilgiyle çıkmıştır.
I. Dünya Savaşı'nın ardından Balkanlar'da ilerleyen Sovyet ordusunun da yardımıyla Georgi Dimitrov önderliğinde sosyalist rejime geçen ülke, soğuk savaş yıllarında Varşova Paktı'nın üyesi olarak kalmıştır. Bulgaristan, 1946'da Sovyetler Birliği liderliğindeki Doğu Bloku'nun bir parçası olarak tek partili bir Sosyalist Devlet hâline geldi.
Todor Hristov Jivkov, 1954-1989 arasında Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri ve 1971-1989 arasında Bulgaristan Başbakanı oldu.
Jivkov yönetimi ülkedeki Türk azınlığa karşı zorla asimilasyon politikası uygulayarak 1989 baharında Türkiye'ye doğru büyük bir göç akınının başlamasına neden oldu. 1985’te Bulgarlaştırma politikasına girişmiştir. Türklerden isimlerini değiştirmeleri, Türkçe konuşmamaları ve ibadet etmekten vazgeçmelerini istemiştir.
1989 sonbaharında Doğu Avrupa'yı saran demokratikleşme dalgası sonucunda Jivkov Kasım 1989'da bütün görevlerinden çekilmek zorunda kaldı. Ocak 1990'da tutuklandı. İki yıl sonra Hükümet Fonlarını Zimmete Geçirmek suçundan 7 yıl hapis cezasına mahkûm oldu. Ancak bozulan sağlık durumu nedeniyle hapis cezası ev hapsine çevrildi. 1996'da Bulgar Yüksek Mahkemesi tarafından beraat etti. 1998'de Zatürreden öldü. Ölümü nedeniyle yeniden yargılanması için açılan davalar düştü.
Doğu Bloku'nun çözülmesiyle 1990 yılında sosyalist rejimin yıkıldığı Bulgaristan, 1 Ocak 2007 tarihinde Avrupa Birliği'ne katılmıştır. Siyasi, idari ve ekonomik merkeziyetçiliğe sahip 28 ilden oluşan bir Üniter Parlamenter Cumhuriyet olmuştur.
Koca Balkan Dağları (Stara Planina) Bulgaristan'ı kuzeyde Tuna platosu, güneyde ise Trakya platosu olarak kabaca iki coğrafi bölgeye ayırır. Oldukça dağlık bir coğrafyaya sahip olan güney Bulgaristan'da Rodop ve Rila sıradağları yer alır. Ülkenin ve Balkanların en yüksek zirvesi olan 2.925 metre rakımlı Musala Dağı da burada bulunmaktadır.
Ülkenin en önemli ırmağı olan Tuna Nehri, aynı zamanda Romanya-Bulgaristan sınırının çok büyük bir kısmını oluşturur. Bulgaristan sınırları içerisinde doğup, Yunanistan-Türkiye sınırını oluşturarak Ege Denizi'ne dökülen Meriç ve Sofya yakınlarında doğup ülkenin güneybatısından geçerek Yunanistan'dan Ege Denizine dökülen Struma ırmakları, ülkenin başlıca ırmakları arasında gösterilir.
TARİHİ YAPILARI
DİN ADAMLARI
Aleksandır Nevsky
KAHRAMANLARI
Vasil Levski
DEVLET ADAMLARI
Asparuh Han
Boris Han
Çar Ferdinand
Çar Samuil
Todor Jivkov
BİLİM ve SANAT ADAMLARI
Ivan Vazof