Gaziantep
| Valisi | Adı Soyadı |
|---|---|
| Nüfusu | 000 Kişi |
| Yüzölçümü | 000 Km² |
| Belediye Başkanı | Fatma Şahin |
Taban Ücretleri
6326 Nolu Kanun
Rehber Sözleşmesi
Yunan Mitolojisi
Gizemli Semboller
Anadolu Mitolojisi
Türkülerin Hikayeleri
Uçuş Bilgileri
Slot Merkezleri
Otoyol Ücretleri
Mobil Müze Kart
Müze İletişimleri
Yol Tarifi Mesafeler
Müze Giriş Ücretleri
Hava ve Yol Durumu
ARNAVUTLUK
BOSNA HERSEK
KARADAĞ
KOSOVA
MAKEDONYA
SIRBİSTAN
ALMANYA
İZLANDA
SLOVAKYA
AVUSTURYA
İTALYA
SLOVENYA
BELÇİKA
LETONYA
İSPANYA
BULGARİSTAN
LIHTENŞTAYN
İSVEÇ
ÇEKYA
LİTVANYA
İSVİÇRE
DANİMARKA
LÜKSEMBURG
ESTONYA
MALTA
FİNLANDİYA
HOLLANDA
FRANSA
NORVEÇ
HIRVATİSTAN
POLONYA
YUNANİSTAN
PORTEKİZ
MACARİSTAN
ROMANYA

| Valisi | Adı Soyadı |
|---|---|
| Nüfusu | 000 Kişi |
| Yüzölçümü | 000 Km² |
| Belediye Başkanı | Fatma Şahin |
Etimolojisi
İslamiyet Öncesi
İslamiyet Sonrası
Cumhuriyet Dönemi
GÖLLERİ
DAĞLARI
OVALARI
VADİLERİ
NEHİRLERİ
Florası Hakkında
Faunası Hakkında
01.İlçe, 02.İlçe, 03.İlçe, 04.İlçe, 05.İlçe, 06.İlçe, 07.İlçe, 08.İlçe, 09.İlçe, 10.İlçe, 11.İlçe.
Konumu Hakkında
KÖPRÜLERİ
ÇEŞMELERİ
NAİB HAMAMI
Tekke,Türbe ve Mescidiyle birlikte bir külliye halinde inşa edilen yapı Ayıntab Vakıf Defterindeki kayıtlardan yola çıkarak 16.yüzyılın ilk çeyreklerinde yapıldığı sanılmaktadır. Naip Hamamı Gaziantep'in en eski yerleşim yerlerinden biri olan Tabakhane semtinde inşa edilmiş olup bölgedeki hamamlar içerisinde en az değişikliğe uğramış hamamlardandır. Gaziantep'teki birçok hamam gibi sokak seviyesinden aşağıda yapılmış böylece hamamın daha fazla ısınmasına olanak sağlanmıştır. Hamamların sokak seviyesinden aşağıda yapılmasının bir diğer nedeni ise; kubbelerin beden duvarlarına yoğun baskı uygulamamasıdır. Naip Hamamı doğu-batı doğrultusunda uzanıp dikdörtgen bir plan şeması arz etmektedir. Yapıya kuzeyde sade bir şekilde yapılmış kapıdan giriş yapılmaktadır. Soğuk kısmı kare planlı ve üzeri kubbeyle örtülüdür. Kubbeye geçişlerde Türk üçgeni yada pandantif denilen geçişler kullanılmıştır. Soğukluk ile Ilıklık arasında bir ara mekan yapılmış olup bu mekanın üst örtüsü ise; beşik tonozdur. Ilıklık mekanı kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen olarak yapılmıştır. Sıcak kısmı ise simetrik bir plan sergilemektedir. Ortada sekizgen bir göbek taşı doğusunda ve batısında ise; bir eyvan yer almaktadır. Eyvanların her iki tarafına iki halvet yerleştirilmiştir. Halvetlerin üzeri ise; kubbeyle örtülmüştür. Sıcaklığın batısında ise külhan yer alır. Naip Hamamı tezyinat olarak da dikkat çekmektedir. taban döşemelerindeki siyah, beyaz ve kırmızı renkli geometrik kompozisyonlar iç mekana hareketlilik kazandırmıştır.
---
TİYATROLARI
MEYDANLARI
SU KEMERLERİ
SAAT KULELERİ
CAMİLERİ
KENDİRLİ KİLİSE
Kent merkezinde, Öğretmenevi bitişiğinde bulunmaktadır. Günümüzde Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi toplantı salonu ve Öğretmenevinin lokali olarak kullanılmaktadır. Kilisenin ilk yapımı 1860 yılıdır. Gaziantepli Katolik Ermenilerin kilisenin inşasında maddi yönden zorlandıklarından Fransa Kralı III. Napolyon’dan, Fransız misyonerlerinden ve Katolik camiasından maddi destek alınarak yapılmıştır. Daha sonra kullanılmaz hale gelen kilisenin yeniden yapılması için geniş kapsamlı yardım kampanyası düzenlenmiştir. Eski kilise yıkılarak yerine 1898 yılında şimdiki kilisenin inşasına başlanmış, yapımı iki yıl sürmüş ve 1900 yılında büyük bir törenle açılışı yapılmıştır. Kilisenin planı Roma’daki Saint Fransua Kilisesi’nden örnek alınmıştır. Kilise planı Vatikan’dan Papalık Makamından gönderilmiştir. Kilise geniş bir bahçe içerisinde siyah kesme taştan temel üzerine, beyaz kesme taştan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı ve kırma çatılıdır. Üç basamakla giriş kapısına ulaşılmaktadır. Kilisenin tabanı kırmızı ve beyaz taşlarla satranç tahtası şeklinde döşenmiştir. İç kısmı dört ayak üzerine çapraz tonozludur. Günümüzde kilisenin ana mekanı betonarme duvarla ikiye bölünmüştür. Apsis kısmı tamirat görerek sahne şekline dönüştürülmüştür. Apsisin karşısındaki kapatılan ana giriş kapısının bulunduğu cepheye balkon eklenmiştir.
---
SİNAGOGLARI
Gaziantep’te Osmanlılar döneminde nüfusun küçük bir bölümünü oluşturan Musevilerin Yahudi Mahallesi olarak anılan yerde cemaatleri için yeterli büyüklükte bir havraları bulunmaktaydı. Eldeki kayıtlardaki Halep Salnamelerinde Havra’nın (Sinagog) ilk yapılış tarihi 1886 olarak kayıtlıdır. Kent merkezinde Düğmeci Mahallesinde bulunmaktadır. Yapının bulunduğu parselin doğu ve batısı yoldur. Güneyde ibadet salonları, kuzeyde ise iki katlı lojman bulunmaktadır. İbadet salonları ve yapı kullanılamaz durumdadır. Üç nefli ve galerili olan Havranın yan duvarlar, orta kemerlerin birkaçı ayakta olmakla birlikte çatı tamamen yok olmuştur. Yapılan restorasyon çalışmaları sonrası yapı tekrar ayağa kaldırılmıştır.
HANLARI
ARASTALARI
ZİNCİRLİ BEDESTEN
XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde darendeli Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan Zincirli Bedesten, halk arasında “ Kara Basamak Bedesteni” olarak bilinir uzun yıllar kasaplara ev sahipliği yaptığı için et hali olarak da adlandırılan tarihi yapı vakıflar bölge müdürlüğünün yaptırdığı restorasyon çalışmaları sonrasında genişlikleri 10- arasında değişen 73 dükkan ile ticari faliyette bulunmak isteyen özellikle baharatcı ve turistik eşya satıcılarına otantik bir ortam sunmaktadır. Bedestenin beş kapısı bulunmaktadır.Güney kapısındaki dört mısralık kitabenin yazarı kusiri’dir. Biri kuzeyden güneye,diğeri doğudan batıya uzanan ve birbiri ile kesişen iki bölümden meydana gelmektedir. Üstü kapalı ve tek katlı bir yapıdır. Daha sonraları üzerine bir kat daha yapılarak Adliye binası olarak kullanılmışsa da 1957 yılındaki yangında bu bölüm tamamen yok olmuştur.
KERVANSARAYLARI
HZ YUŞA TÜRBESİ
Bilindiği üzere Yuşa Peygamber (A.S.) İsrailoğulları'ndan olup, Hz. Musa’nın yeğenidir. İsrailoğulları’nı göçebelikten kurtarır ve Arz-ı Kenan’a yerleştirir. Gaziantep’te Boyacı Mahallesi'nde Boyacı Camii'nden Kavaflar Çarşısı’na doğru uzanan sokakta Pirsefa denilen mevkide tek katlı bir bina vardır. Bu binada iki oda içinde iki türbe bulunmaktadır. Rivayete göre bunlardan biri Yuşa Peygamber'e, diğeri ise Pirsefa Hazretleri'ne aittir.
PİR SEFA TÜRBESİ
Pirsefa Hazretleri ile Yuşa Peygamber aynı yerde yatmaktadırlar. Pirsefa hakkındaki rivayetlere göre; Pirsefa’nın Hz. Yuşa’nın türbedarı olduğu ve ölünce buraya gömüldüğü söylenmektedir. Bir başka rivayete göre ise Pirsefa Medinelidir ve ensardandır. Gaziantep’in Müslümanlar tarafından fethinde Hz. Ali kumandasında buraya gelmiş, Karaçomak’la yan yana savaşırken, uğradığı zorlu bir kılıç darbesi ile gövdesi ikiye bölünmek suretiyle şehit olmuştur. Bunun üzerine Hz. Ömer, Yuşa aleyhisselam’ın yanına defnederek “Kendini Peygamber-i Zişan’la komşu ettim” demiştir.
KÖŞKLERİ
KASIRLARI
SARAYLARI
KONAKLARI
KÜLLİYELERİ
MEDRESELERİ
MANASTIRLARI
GAZİANTEP KALESİ
Esas adı Kala-i Füsus (Yüzük Kalesi) olan Gaziantep Kalesinin bu adı bir efsaneye dayanmaktadır. Bu efsaneye göre kaleyi, bölgenin sahibi olan bir kız yaptırıyormuş. Kalenin yapım masrafını karşılamak için çok kıymetli taşı olan yüzüğünü satmış. Bunun için kaleye, yüzük kalesi anlamında Kala-i Füsus adı verilmiştir.
Gaziantep Kalesi, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden birisi olup, gerek ihtişamı gerekse tarihiyle şehir merkezinde, Alleben Deresi’nin güney kenarında, yaklaşık 25 m yükseklikte hemen herkesin dikkatini çeken bir tepe üzerinde konumlanmaktadır. Gaziantep Kalesi’nin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Tarihi günümüzden 6000 yıl geçmişe, Kalkolitik döneme kadar giden bir höyük üzerinde kurulduğu, M.S. 2-3.yy.’da ise kale ve çevresinde “Theban” isimli küçük bir kentin olduğu bilinmektedir. M.S. 2-4.yy.’da kalenin, ilk olarak Roma döneminde bir gözetleme kulesi olarak yapıldığı ve zaman içerisinde genişletildiği yapılan arkeolojik kazılarla anlaşılmıştır. Bugünkü biçimini ise Kaleler mimarı olarak bilinen Bizans İmparatoru Iustinianos döneminde M.S. 6.yy.’da almıştır. Yine bu dönemde kale önemli bir onarım geçirmiş olup, onarım sırasında tesviyenin sağlanması için, güney bölüm kemerli ve tonozlu galerilerden oluşan substrüksiyon (temel) yapılarıyla donatılmış, bu galerilerle birbirine bağlanan kuleler inşa edilmiş ve sur bedenleri batı, güney ve doğuya, tepenin sınırına kadar genişlemiştir. Kale bu haliyle gayrı muntazam dairesel bir şekle sahiptir. Kale bedenleri üzerinde 12 adet kule mevcuttur. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde kalenin 36 burcundan bahsetmektedir. Günümüzde ise bunların yalnızca 12 tanesini görebilmekteyiz. Geri kalan 24 burcun ise kalenin dış surları üzerinde bulunduğu ve günümüze kadar gelemediği düşünülmektedir. Kale çevresinde bir hendek bulunmakta ve kaleye geçiş ise köprü ile sağlanmaktadır. Kale köprüsünü geçip, asıl kale kapısına ulaşmadan, sol tarafta ise halk tarafından İmam-ı Gazali Hazretlerinin Makamı olarak adlandırılan bir burç bulunmaktadır.
Bizans dönemini takip eden yıllarda özellikle Memluklar, Dulkadiroğluları ve Osmanlılar ihtiyaca göre kaleyi zaman zaman onarmışlar ve buna dair onarım kitabeleri koymuşlardır. Kale ikinci defa, 1481 yılında Mısır Sultanı Kayıtbay tarafından elden geçirilmiştir. Ana kapı üzerinde yer alan kitabeden, ana kapı ve kale köprüsünün iki yanındaki kulelerin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1557 yılında yeniden yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Asıl kale kapısından girince, kalenin iç kesimlerine ve üstüne doğru açılan iki yol vardır. Sola açılan yoldan, kalenin üst kısmına ulaşılır. İç kesimlerine doğru devam eden yoldan ise; galeri, dehliz ve kale odalarına ulaşılır. Kalede ana kütle altında ise bir su kaynağı bulunmaktadır.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi tarafından yürütülen arkeolojik kazılar sonucunda, Osmanlı dönemine ait bir hamam ile 2000 yılında yapılan kazılarda ise, bir cami ortaya çıkartılmıştır. Hamamın banyo, buhar odası ve bacaları ortaya çıkarılmıştır. Buhar odasının köşesinde bulunan kanallar vasıtasıyla içeride buhar fazlalaşınca dışarıya verildiği bilinmektedir. Hamam; mimari olarak pek gösterişli olmamakla birlikte teknik bakımdan üstün özellikler taşımaktadır. Cami ise Osmanlı mimarisi tarzında olup, dikdörtgen planlıdır. Caminin güney cephesinde yarım daire şeklinde mihrap, mihrabın sağında ve solunda ikişer adet kitap koyma bölümleri ve mihrabın sol tarafında güneyden dışarıya açılan bir kapı girişi ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca mihrabın sağ tarafından kızaklı bir minberin de yeri bulunmuştur. Ayrıca 2002 yılından günümüze kadar devam eden kazı çalışmalarında ise Kale Hamamı’nın kuzeyinde, Kale camisinin doğusunda ve güneyinde 5x5 metrelik açmalarla kazı çalışmaları yapılmıştır. Bu kazılarda, Erken İslam, Bizans, Osmanlı dönemine ait çeşitli mimari yapı kalıntıları, seramik/metal parçaları, mermi çekirdekleri, Bizans dönemine ait bilezik parçaları, pişmiş toprak kandiller, Bizans ve Osmanlı dönemine ait sikkeler, çok sayıda demir gülle, çakmaklı tüfek parçaları ve bazıları mühürlü pipo parçaları ile bazı hayvan kemikleri ele geçmiştir. Kalenin etrafında ise hendek yeri tespit edilmiş olup bir bölümünün kazısı yapılmıştır. Tüm bu yapılan ve yapılacak olan çalışmalarla Gaziantep turizmine kazandırılan Gaziantep Kalesi ihtişamıyla ziyaretçileri beklemekte ve şehir merkezinde tarihi yapısıyla önemli cazibe merkezlerinden birisi haline gelmiştir.
BURÇLARI
KIŞLALARI
RİBATLARI
Sınır Boylarında ve Stratejik Mevkilerde Askeri Amaçlı Kullanılan Yapılara Verilen Ad.
HİSARLARI
TABYALARI
KORUGANLARI
YERALTI ŞEHİRLERİ
SURLARI
KAPILARI
YESEMEK ÖREN YERİ
Yesemek tarihte ilk defa 1890 tarihinde, Zincirli (Sam’al)’da Alman Doğu Araştırmaları Kurumu adına kazı yapılan Felix Von LUSCHAN tarafından keşfedilerek, bilim dünyasına tanıtılmıştır. Buradaki sistemli araştırma ve kazı çalışmaları 1957-1961 yıllarında Prof. Bahadır ALKIM başkanlığındaki ekip tarafından yürütülmüş 200’e yakın heykel taslağı çıkartılmıştır. Kazı ve araştırmanın yanı sıra bilimsel yayında yapılmıştır. Geçtiğimiz yıllarda ise Arkeolog İlhan TEMİZSOY tarafından yapılan arkeolojik kazılarda toprak altında kalan heykellerin gün ışığına çıkarılması ile 300 adet yontu ve heykel taşlağına ulaşılmış; söz konusu alan, Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından çevre düzenlemesi yapılarak Açık Hava Müzesi haline getirilmiştir. Yesemek’te 2005 yılında Opet’in sponsorluğunda çevre düzenleme çalışmaları yapılmıştır. M.Ö. 2000 yılların ikinci yarısı içinde bölge, Hitit hakimiyetine girdikten sonra bu taş ocağı faaliyete geçmiş veya önceden beri işletilirken, Hititlerle yeni bir fonksiyon kazanmıştır. Burada Hititli ustaların yanı sıra, Hurrili usta ve sanatkarlarında çalıştığı bilinmektedir. Bir ara faaliyeti zayıflayan atölyede, Geç Hitit Krallıkları sırasında (M.Ö. 9. Yüzyıldan itibaren) çalışmalar tekrar yoğunlaşmıştır. Bu ikinci dönemde özellikle, Hitit, Suriye, Arami ve Asur Sanat unsurları ağırlık kazanmıştır. Oriantalizm adıyla anılan bu üslup, batıda gelişmeye başlayan Ege kültürlerini etkileyerek Yunan sanatının çekirdeğini oluşturmuştur. Atölye Geç Hititler döneminde, Hitit İmparatoru Suppilluma I. Zamanında Sam’al (Zincirli) Krallığı tarafından M.Ö. 1375-1335 tarihleri arasında işletilmiş ve burada yerli halk Hur’lar çalıştırılmıştır. Sam’al (Zincirli) Krallığının M.Ö. VIII yüzyılın sonunda Asurlar tarafından yıkılmasıyla birlikte Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi kapanmış, çalışan halkta bölgeyi terk etmiştir. Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 07.05.2012 tarih ve 99196 sayılı yazısında Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesinin Dünya Miras Geçici Listesine eklenmesi amacıyla hazırlanan başvuru dosyası Dünya Miras Merkezine iletilmiş olup, adı geçen varlığımızın 13.04.2012 tarihi itibari ile UNESCO Dünya Miraz Geçici Listesine eklenmiş olduğu bildirilmiştir.
---
MİLLİ PARKLARI
ÖZEL MÜZELERİ
MİLLİ SARAYLARI
DEVLET MÜZELERİ
Ünlü Kişileri
EFSANELERİ
YEMEDEN DÖNME
ALMADAN DÖNME
Maalesef Hiçbir Otel Bulunamadı.
Maalesef Hiçbir Gezi Bulunamadı.
Maalesef Hiçbir Araç Bulunamadı.
Maalesef Hiçbir Gemi Bulunamadı.
